6 Kasım 2015’de www.sosyalmecra.org sitesinde yayınlanan Gökhan Çıplak tarafından Nevşehir Rehberler Odası Başkanı Sami Yılmaz ile yapılan söyleşiyi paylaşıyoruz.
G.Ç: Sizi tanıyoruz Sami Bey ama birinci ağızdan bir de sizden dinlesek , Sami Yılmaz kimdir?
S.Y: 1966 Derinkuyu doğumluyum, ilk ve orta öğretimin bir kısmını Türkiye’de bir kısmını Almanya’da tamamladım. 1995 ‘ten bu yana İngilizce ve Almanca dillerinden lisanslı rehberim. 1995 te kokarttımı aldıktan sonra Göreme de aktif olarak var olan Çevreciler ve Turist Rehberleri Derneği’nin yönetimine girdim. Daha sonraki yıllarda bu derneği Nevşehir merkeze taşıdık ve ismini KARED,yani Kapadokya Rehberler Derneği olarak değiştirdik. Çeşitli dönemlerde KARED’in başkan, başkan vekilliği ve genel sekreterliği gibi görevlerde bulundum. 2013 te yani KARED’in son döneminde de başkanlığını yaptım. Meslektaşlarımızla birlikte daha güçlü olabileceğini ve bunu yasalar çerçevesindeki bir örgütlenme ile yapılabileceğini düşündüğüm bir dernekçilik anlayışından gelmekteyim. Gençliğinden beri turizmle iç içe ömrümü turizme ve birlikteliğe adamış biriyim. Unutmadan evli ve kızlarına aşık 3 kız babasıyım. (gülüyor).
G.Ç: Nevşehir Rehberler Odasının kurulma aşamasından ve sizin bu aşamada neler yaptığınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
S.Y: 2012’nin Haziran ayında o dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay döneminde beklenmedik bir şekilde yasasının onaylanması ile birlikte Rehberlik Meslek Yasası kabul edildi. Tabi yasa ile birlikte Kapadokya’da bir rehber odası kurabilme avantajı ortaya çıktı. Hemen yasalar üzerinde titiz bir çalışmaya başladım ve yasayı neredeyse hatim ettim desem yalan olmaz. Oda kuruluşu için 150 meslektaşımın dilekçesi gerekiyordu . Ben ve benimle birlikte birkaç fedakar arkadaşımız yüz yüze bölgedeki rehberlerle görüşerek gerekli sayıdaki dilekçeyi toplayabildik. Çok çaba sarf ettik, hatta ilk önce oda kuruluşu için sadece dilekçeleri topladık fakat sonrasında ikametgah bilgilerinin de istendiği evraklar çıktı. Haydi tekrardan meslektaşlarımızla görüşmeler ,ziyaretler ve tekrar yoğun bir koşuşturma . (Gülüyor) Bakanlık ilk önce 180 dilekçe yeter demişti fakat sonrasında 240 rehber dilekçesi olması lazım dedi. Turizm İl Müdürlüğü’nden aldıkları bilgilerden dolayı rakamlar değişiyordu. Sonuç olarak çok çabaladık ama gerekli dilekçe ve evrakları birkaç arkadaşımla birlikte toplayabildik. En sonunda istenilen rakam ve hatta fazlasına ulaşabildik.Bu evrakları valiliğe verdik ve 28 Nisan 2013’te nur topu gibi emeklemeye hazır bir odamız oldu.
G.Ç: Gerçekten zorlu bir kurulum aşamasından geçmişsiniz. Peki oda kurulduktan sonra neler oldu?
S.Y: İlk olarak Başkan ve YK seçimlerini gerçekleştirdik. Meslektaşlarımın teveccühü ile ben ilk başkan olarak seçildim.
Asıl sorunlar seçimden sonra başladı. Yıllarca dernek sıfatı ile temsil edilen rehberlerin yarı kamu kuruluşu sıfatıyla bir oda olduğunu ve yasasının olduğunu bilmeyen bürokrasi ile çok uğraşmamız gerekti. Bu sorunla baş edebilmek için de NERO yetki çevresindeki bütün illerde vali, vali yardımcısı, kaymakamlar, il ve ilçe turizm müdürleri, karakol komutanları, alay komutanlığı vs. yani bizimle ilişkisi olan bütün bürokrasi ve bürokratları tek tek ziyaret ettik ve yasamız hakkında bilgilendirdik. Bu ziyaretleri de çok başarılı yaptığımızı düşünüyorum. Bürokrasi ile ilerde gerçekleşebilecek bütün sorunları baştan göğüslemiş olduk ve halen gayet iyi bir koordinasyonumuz var. Kolluk kuvvetlerine ne zaman ihtiyaç duysak hiç sorun yaşamıyoruz ve denetimlerimizi sorunsuz yapabiliyoruz.Dolayısıyla bizim üzerimize düşen yani Nevşehir Rehberler Odası olarak üzerimize düşen ne varsa yaptık.
G.Ç:Denetimlerden söz edilmişken bu konu hakkında da kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?
S.Y: Göreve gelmeden önce bile istihdam sorununun en önde gelen sorunlardan biri olduğunun farkında idik ve istihdam sorununun en büyük nedeninin de denetimsizlik olduğunu biliyorduk. Yaptığımız ilk çalışmalardan birisi de etkili denetim yapabilmek adına çalışmalar oldu. Kısa bilgilendirme istediniz fakat denetimler biraz karmaşık ve anlatması uzun sürecek. İlk olarak odamız bünyesinde denetim faaliyetini yürütecek bir personel aldık fakat denetimlerde tutulan tutanakların mülki amirler tarafından işleme koyulabilmesi için denetim yetki belgesine sahip iki kişinin tutanakta imzası olması gerekiyor. Tabii ki ilk olarak turizm il müdürlüğümüzden bu konuda destek istedik fakat TURSAB ve BYK nın engellemeleri ve turizm il müdürlüklerinde bu konu hakkında yeterli personel olmamasından dolayı ikinci imza işini meslektaşlarımız içinden gönüllü olan arkadaşlarımızla birlikte yapmaya başladık. Denetimlerden sorumlu olan ve aynı zamanda başkan vekilimiz olan Cihan Bey bu konuda elinden gelen bütün gayreti gösterdi ve hatta rehber olarak çalışmadığı günlerin çoğunda denetim personeli arkadaşımıza denetimlerde eşlik etti. Zamanla denetim personelimizi ikiye çıkarttık. Unutmadan denetim adına yapılanlardan bir tanesi ise oda bünyesinde kullanılmak üzere bir araç oldu. Sizin de bildiğiniz gibi ülkemizde 13 tane rehber odası var ve halen NERO haricindeki odalarda ihbar hattı bulunmamaktadır. Denetim adına yaptığımız en güzel işlerden bir tanesi de bu, ihbar hattını aradığınızda 20 dakika içinde denetim personelimiz kaçağın olduğu noktaya gelebiliyor. Tabii ki her zaman bu kadar basit olmuyor. Bazen denetmen arkadaşlarımız izinli olabiliyor veya kaçağın görüldüğü yer kayalık Kapadokyaya uzak bir mesafede olabiliyor, Ihlara Vadisi gibi, bu tür durumlarda gecikme veya kaçağa mudahale edilememesi gibi durumlar oluşabiliyor. Ama iddia ediyorum Kapadokyadaki yoğun denetim Türkiyenin hiçbir yerinde yok ve daha da ilerilere götürüp %95 oranında engellediğimiz kaçak rehberliği ilerleyen dönemlerde %99 lara ulaştıracağız.
G.Ç: Etkili denetimler dediniz. Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz? İstihdama etkisi nasıl oldu?
S.Y:Şöyle ki; denetimlerle birlikte kaçak rehberler bölgede elini kolunu sallayarak gezemeyeceklerini görmüş oldu ve zamanla bölgede çalışan meslektaşlarımızın çalışma gün sayılarında ve aldıkları aylık ve yevmiyelerde ciddi anlamda artış yaşandı. Kısaca size artıştan rakamlarla bahsedeyim. 2011-2012 sezonununda bölgede bağlı çalışan meslektaşlarımızın maaşı 800 lira iken 2013 te 1500 liraya , 2014 te 2000-2500 liraya ve geçen yıl ise en az 3500 liraya çıktı. Yine serbest çalışan meslektaşlarımızın yasa yeni çıktığında aldıkları yevmiye 80-100 lira iken bu son iki buçuk yılda 150-200 lira ve son dönemde 200-310 lira arasında olduğunu biliyoruz. Tabii ki sorsanız hepsi taban yevmiyeden çalışıyorum diyor, o başka . Gönül ister ki kimse taban yevmiye altına çalışmasın ama bu konuda en büyük sorumluluk siz meslektaşlarıma düşüyor. Bakın ben bölgede en az çalışan rehberim ve en az çalışan rehber olmakla gurur duyuyorum yeter ki meslektaşlarım çalışabilsin ama artık şu acentaları korumaktan vazgeçin . Benim rehberlerden istediğim tek bir şey var. Gözünüzü seveyim köstek olmayın. Ne diyor Diyojen “Gölge Etme Başka İhsan İstemem”.
Bu kösteği kısaca açıklayayım sizde neden bu kadar sitemli konuştuğumu anlamış olursunuz. Diyoruz ki rehberler şu fiyatı alacaksınız. Bakanlığın belirlediği taban yevmiye şu fiyat adam çıkıyor diyor ki “ Acenta hangi şartlarda getiriyor biliyor musun?” Ya sanane kardeşim sen acentacı mısın? Sen acenta ortağı mısın? Sen rehber misin acentacı mısın? Rehberliğin hakkını savun önce kendi hakkını savun ki sonra başkasının hakkına bak. Ya acentalar çok diyor. Tamam eyvallah acentalar çok diyor. O acentalar size geldi böyle bir teklifte mi bulundu. “Arkadaşlar kusura bakmayın biz bu istediğiniz fiyatları veremiyoruz. Biz size şu fiyatı teklif ediyoruz” diye bir teklifle mi geldi. Yok. Bana her gelen teklif pazarlık yaparak geldi. Daha aşağıya fiyat vermek için geldiler. Biz zamanında yaptığımız sözleşmelerde de anlaşmalarda da bu insanlara dedik ki yumuşak geçiş yapalım kademe kademe yükseltin. Bırakın yükseltmeyi daha fazla düşürmeye çalıştılar. Ben böyle yaparken sizin hakkınızı korurken sizin ayağınıza taş değmesin diye kendi ayağımı ortaya koyarken siz nerede idiniz? Neden yanımda değildiniz, niye arkamda değildiniz? Halen taban yevmiyeyi oturtamadıysak bunun en büyük sorumlusu rehberlerdir.
Bir istatistiğimiz daha var. 2014 yılında 150 gün çalışmış rehberler bunun içinde 200 gün ve 250 gün çalışan var en az çalışanı 2014 yılında benim 75 gün çalışmışım. Ama ben 5 kuruş hakkımı acentacıya vermedim. O 150 gün çalışan rehberim kaç lira verdi biliyor musun acentaya, düşük yevmiyeye çalıştığından dolayı. 150 gün çalıştığını varsayarak bilgilerini topladım, çarptım, hesapladım bir acentaya bıraktığı bir rehberin 13500 tl yıllık. 150 gün çalışan bir rehberin düşük yevmiyeye çalıştığı zaman bir acentacıya bıraktığı yani 2014 te 240 lira idi 240 değil de 120 liraya yada 150 liraya çalıştıysa acentacıya bıraktığı paranın miktarı 13500 lira yıllık. Ben de diyorum ki güzel insanlar eyvallah iyisiniz de önce siz kendi hakkınızı savunmuyorsunuz savunanı da köstekliyorsunuz. Ben sizin hakkınızı korumak için yırtınıyorum ama lütfen sizde biraz meslek örgütünüzün arkasında durun destek verin. Kendi hakkından çok savunduğun acentacının kullandığı araçlara baksanız yeter. Yüzbinlerce liralık ciplere binip , evler oteller gibi yatırımlar yapıyorlar. Aman yanlış anlaşılmasın servet düşmanı felan değiliz. Allah daha çok versin ama biraz da kendini düşün be meslektaşım. Kış aylarını zor geçirip her yeni sezona borçlu giren sensin. Durum benim anlattığımdan daha vahim aslında. Bu yevmiye konusunda çok doluyum. Bu da benim meslektaşlarıma sitemim olsun. (gülüyor)
G.Ç: Nero’nun kaç üyesi var Sami Bey?
S.Y: Şu anda 545 larda ve sürekli artıyor. Biz yönetime geldiğimizde 204 tü şimdi 545 olmuş yani 300 tane rehber artmış. Ayrıca çalışma günü artmış. Artı dilleri artmış. İlk etapta Almanca, İngilizce, Japonca, Fransızca, İtalyanca dan başka rehber yokken şimdi bölgemizde Portekizce rehber hat safhaya çıkmış, İspanyolca rehber hat safhaya çıkmış, Çince rehberi ortaya çıkmış, Korece Rehberi çıkmış. Önceden bunlar yoktu. Yani 8 dilde hizmet verirken birden 13 dilde hizmet veren bir rehber odası olmuşuz. Sadece şu rakamlardan bile istihdamı artırdığımız anlaşılıyor.
G.Ç: Yaklaşık 2 buçuk yıldır NERO yönetimindesiniz, bu süre içerisinde neler yaptınız?
S.Y: Göreve geldiğimizden bu yana birçok çalışmanın altına imza attık. Mesela Projesi olup kabul edilen tek rehber odası biziz. Kapadokya yürüyüş uzmanlığı yaptık ve 45 rehberimize TUREB onaylı uzmanlık sertifikası verdik, daha doğrusu yorucu uzmanlık eğitiminden sonra kendileri bu sertifikayı almaya hak kazandılar. At turu rehberliği, Bisiklet Turu rehberliği, Kapadokya Uzmanlığı gibi projelerimiz vardı ama maalesef yeterli katılım olmadığı için gerçekleştiremedik. Özellikle Kapadokya uzmanlığı konusunda çok büyük bir hayal kırıklığım var. 10 gün boyunca konaklamasından akademik bilgisine, yemeklerinden uzmanlarca verilen rehberlik hizmetine kadar her yönü ile çok başarılı olacak bir Kapadokya Uzmanlık hazırladık ve bölgemizdeki kalkınma ajansından bu proje için 20.000 lira hibe destek aldık. Bu uzmanlığa katılacak meslektaşlarımız 550 lira karşılığında Kapadokya uzmanı olacaktı fakat yine yeterli katılım sağlanamadı. Uzmanlığı kış aylarında yapmamıza rağmen ülkedeki 10000 rehberden 20 tanesini tamamlayamadık ve aldığımız hibeyi kalkınma ajansına iade etmek zorunda kaldık. Bu da ikinci sitemim meslektaşlarıma.
Bir de proje olmayan etkinliklerimiz vardı. Sezonun yoğun olmadığı dönemlerde her hafta 1 kez “Kapadokya’nın Bilinmeyenleri” adı altında eğitim gezileri düzenledik . Sadece meslektaşlarımızın ufkunu açmadı aynı zamanda tanışıp kaynaşmalarına da çok büyük katkı sağladı. Bu kadar aktif çalışmamıza ve harcama gereken işlerimize rağmen gururla söylüyorum ki Tureb ve başka hiçbir yere borcu olmayan tek oda Nero’dur. Bünyesindeki rehber sayısına bağlı olarak gelirlerimiz çok düşük olmasına ve yeni kurulmuş bir oda olmamıza rağmen bu anlattığım işleri yapabildiğimiz için takdiri hak ettiğimizi düşünüyorum. Bu konuda alçak gönüllü olamayacağım maalesef. (Gülüyor).
G.Ç: Anlattığınız her şey çok olumlu ve meslektaşlarımızın yararına olmuş işler. Peki olumsuz durumlar yaşanmadı mı Sami Bey?
S.Y: Sorunlardan Bir tanesi Nero’yu Turizm İl Müdürlüğü veya Tursab gibi gören vatandaşlarımız var. Bu durumda büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Hafta geçmesin ki kaçak acentacılık faaliyetlerini veya ticari taksilerin tur yapmasını ihbar etmek amaçlı telefon almayalım. Özellikle sezonun yoğun olduğu dönemlerde neredeyse hemen her gün bu tür ihbarlar geliyor. Bu ihbarların büyük bir kısmı da rehber olmayan arkadaşlarımızdan ve acentacılardan. Her arayana da Nero olarak bizim kaçak acentacılık ve taşımacılıkta yasal olarak bir yaptırım yetkimizin olmadığını kibarca anlatıyorum fakat bunun sonu gelecek gibi değil. Kaçak rehber denetimlerindeki yoğunluğu görmelerinden dolayı bu tür ihbarlar geliyor anladığım kadarıyla. Yeri gelmişken bir kez daha anlatayım; kaçak acentacılık faaliyetleriyle ilgilenen kurumlar Tursab ve Turizm İl Müdürlükleridir arkadaşlar. Lütfen onları arayın ve bu sorunların önüne geçebilmek için çalışmalarını sağlayın. Benim de ne çok sitemim birikmiş yahu . (Gülüyor)
G.Ç: Eklemek istediğiniz başka şeyler veya sitemleriniz var mı Sami Bey? (gülüyor)
S.Y: Tabii ki var. Bizim alt yapısı , hibe destekleri ve sponsorları hazır tam 11 tane projemiz var. Kapadokya’yı rehberlerin eğitim merkezi ve Kapadokya rehberlerine daha çok istihdam sağlayacak projeler bunlar. Birkaç örnek üzerinden gidecek olursak daha iyi anlatabilirim. Mesela at turu uzmanlığı projesini hazırladık. Gerekli hibe ve sponsorluk desteklerini bulduk. Katılımcılardan çok cüzi bir miktar ücret karşılığında bölgemizde tam 30 rehberimizi at turu rehberi olarak sertifikalandıracak ve gerekli eğitimi almalarını sağlayacaktık. Katılım olmadığı için iptal oldu. Düşünsenize Kapadokya’da 10 tane at çiftliği var, her gün en az 30 tane at turu düzenleniyor. Bu turlar bir saatlik turlardan haftalık turlara kadar çıkabiliyor. Eğer biz 30 tane at turu uzmanı rehberi yetiştirebilmiş olsaydık şu an da rehbersiz tur yapan bu at çiftliklerinden çıkan bütün turları denetleyebilirdik. Sonucu olarakta 30 rehberimize yıl boyu istihdam sağlamış olurduk. Aynı şekilde bisiklet turu uzmanlığı hazırladık. Bölgede dağ bisikleti turları yapan acentalar var. Bisiklet turlarına rehberlik yapan rehber sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, geçemiyor. Çünkü bisikletten anlayan rehber sayısı bu kadarcık. Bu bahsedilen acentalar da bisiklet turu rehberi bulamadıkları için bisiklet turlarının başına lisanssız birilerini görevlendiriyor. Günlük kazançları da 250 dolar. Bizim bisiklet turu uzmanı rehberlerimiz 30 a çıkmış olsaydı bu lisanssız bisikletçilere de gerek kalmayacaktı. Yahu bizim rehberlerimiz neden bunun eğitimini almak istemez aklım mantığım almıyor. Çok cüzi bir miktara bisiklet turu uzmanlığı yaptık ve sonuç at turu uzmanlığındaki gibi hüsran, yine katılım yok. Biz Nero olarak bu tür eğitim ve uzmanlıklara yoğunlaşırken rehberlerimizin de kendilerini daha iyi yetiştirebilecekleri bu alanlara ilgi duymaları zaman ve para harcamaları gerekiyor. Dünyanın en değerli şeyi bilgidir ve bu bahsettiğim bilgiler Nero da çok cüzi miktara veriliyor. Bu konuda sizleri daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
G.Ç: Anlattıklarınızdan bir sonraki dönemde de NERO başkanlığına aday olacağınızı anladım. Sizde uzun süre NERO başkanlığında kalma planlarında mısınız yoksa göreviniz tamamlanınca taze kan gelmeli mantığında mısınız?
S.Y: Evet doğru anlamışsınız. Ben Sami Yılmaz olarak Nero başkanlığına bir sonraki dönem de adayım. Öncelikle neden aday olduğumu açıklayayım. NERO’yu çocuğumuz gibi görüyorum. Biz bu çocuğu doğurduk, ortaya çıkardık ve emekler vaziyetten yürür duruma getirdik. Şu an da sistem ve işleyiş neredeyse oturdu. Sistemin kalıplaşabilmesi için benim bir dönem daha başında olmam gerektiğini düşünüyorum. Benim kesinlikle koltuk hırsım yoktur ama meslek onuru ve meslektaşlarım için yapmak istediğim işler var. Aynı zamanda para hırsımda yoktur. Zaten olmuş olsaydı Nero Başkanı sıfatıyla en çok çalışan ve acentalardan tur alan rehber ben olurdum. Bölgede en az çalışan rehber benim ve bu durumun gayet normal olduğunu düşünüyorum. Başkan bensem ilk önce başkanlığın verdiği sorumlulukları yerine getirmem gerekiyor ve göğsümü gere gere bunu başardığımı düşünüyorum. Ben diyorum ki bir dönem daha Nero’nun başında olursam emeklemekten yürümeye başlamış odamız koşmaya başlayacak. Sonrasında ise bu işe gönül vermiş elini taşın altına koymuş sorumluluk sahibi meslektaşlarımızın çıkacağına eminim. Bizden sonra o koltuğu hak eden meslektaşlarımıza koltuğu bırakmak görevimizdir. Hatta yasal sorumluluğumuzdur. Meslek yasamızda en fazla iki dönem aday olabiliyorsunuz bildiğiniz üzere.
G.Ç: Önümüzde ki dönemde başkan seçildiğinizi düşünelim. Seçildiğiniz takdirde neler yapmayı planlıyorsunuz?
S.Y: Sizlerden aldığımız yönetim emanetini mesleğimiz, meslektaşlarımız ve odamız ekseninde kullanmaya geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edeceğiz. Ben idealleri ve hedefleri doğrultusunda koşturan birisiyim. İlk hedefim bölgede kurulacak odanın başkanı olmaktı ve şükürler olsun başardım. İkinci hedefim Tureb başkanı olmaktı ve aday olacağımı da açık bir şekilde deklare etmiştim ama Tureb’i benden daha iyi temsil edeceğini düşündüğüm meslektaşlarım aday olduğu için çekildim ve Tureb yönetimine girdim. Bir sonraki hedefim, ülke bazında gerçekleşecek projelerle, meslektaşlarımızın ufkunu açacak bilgisine bilgi katacak aynı zamanda odamızın bütçesine katkı sağlayacak projeler yapmak. İstihdam sorununu en büyük sorunlardan birisi olarak görüyorum ve uzmanlaşmış rehberliğin ve etkili denetimlerin bu sorunu büyük ölçüde çözeceğine inanıyorum. Bu faktörlerin üzerinde daha çok çalışmayı planlıyoruz. Kapadokya yı Tureb’in eğitim merkezi yapmayı hedefliyoruz.Bir de meslektaşlarımız içinden gönüllü çalışabilecek ve her dil grubunu temsil eden bir gönüllüler grubu kurmayı planlıyoruz. Bunun YK yı daha çok çalışmaya iteceğini ve meslektaşlarımızın sorunlarını daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyoruz.
G.Ç: Son söylemek istediklerinizi de alalım ve bitirelim isterseniz Sami Bey?
S.Y: Hedeflerimizi şimdiden belirledik. Taşın altına el koymayı ana amacımız yaptık ve bu çizgiden taviz vermemeye kararlıyız. Üç yıllık stratejik planımızı yaptık ve bu planlar üzerinden gelecekteki çalışmalarımızı yapmak için sabırsızlanıyoruz. Asla üyeleri tarafından oda beklentileri karşılanmayan, sadece aidat toplayan bir oda olmadık ve yönetimde olduğumuz sürece de olmayacağız. Yarım kalan ve planladığımız proje ve işleri tamamlayacağız. Bildiğiniz üzere Kapadokya bir cazibe ve turizm merkezi, turizm bilincine sahip, vizyon ve misyon sahibi, meslek onurunu ön planda tutan bir ekiple yeni dönemde de desteklerinizi bekliyoruz. Hep birlikte mesleğimizi ve Kapadokyamızı daha güzel yerlere getireceğiz. Bir de seçim süresince diğer adaylarla polemiğe girmemeye özen göstereceğim. Ortamı germemeye ve seçim sonrası küskünlükler olmamasına çok önem veriyorum. Teşekkür ederim.
G.Ç: Biz teşekkür ederiz Sami Bey.